Çorlu, elverişli doğal yapısı, güçlü ulaşım bağlantıları ve stratejik önemi ile Tekirdağ’ın en gelişmiş ilçesidir. Kuzeyden Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesiyle, Tekirdağ’ın Saray ve Çerkezköy ilçeleri, doğudan İstanbul’un Silivri ilçesi, batıdan Tekirdağ Merkez ve Muratlı ilçeleri, güneyden Marmara Ereğlisi ilçesi ve Marmara Denizi ile çevrilidir. İl merkezine 37 km. uzaklıkta olan ilçenin yüzölçümü 949 km2’dir.
Tarihi
Tarih öncesi döneme ait buluntuların elde edilmiş olması, bölge tarihini ilk Tunç çağı’na kadar götürmektedir. Bilinen en eski adı Tzirallum olan Çorlu, MÖ. 1000 yıllarında Trako-Friglerin kurduğu koloni kentlerden biridir. Tarihin çeşitli dönemlerinde Frig-Yunan-İskit–Pers-Makedonya-Roma ve Bizans istilalarına uğramıştır. Zaman zaman Hun, Avar ve Peçenek akınlarına da maruz kalmıştır. Ayrıca İstanbul üzerine çeşitli seferler düzenleyen Arap ordularının istilasına da uğramıştır. Kısaca; Trakya’nın yaşadığı her istiladan etkilenmiştir. Ortaçağda burada, Bizans’ı korumak için kullanılan Tzirallum kale kentinin bulunması İstanbul yolu üzerinde yer alan Çorlu’ya askeri bir önem kazandırmıştır.
Osmanlılar döneminde ise, Anadolu’dan Rumeli sınır boylarına uzanan anayol üzerinde konaklama yeri olmasından dolayı da önemli tarihi olaylara sahne olmuştur.
Çorlu 1357 tarihinde I. Murat tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır. Süleyman Paşa ve Orhan Gazi’nin ölümleri üzenine tekrar Bizans egemenliğine geçen Çorlu, 1361 tarihinde kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmiştir. 1. Murat’ın emriyle Trakya’daki öteki Bizans şehirlerine ibret olması maksadıyla burayı savunan Bizanslılar ağır şekilde cezalandırılarak kale duvarları yıkılmıştır. Böylece Tzirallum’un askeri önemi de ortadan kaldırılmıştır. Bu sert davranış hemen etkisini göstermiş ve Trakya’nın fethi kolayca tamamlanmıştır.
Çorlu, imparatorluk döneminde ilk defa II. Beyazıt ile oğlu Şehzade Selim (Yavuz) arasında geçen baba-oğul savaşında yer almıştır. Şehzade Selim ile II. Beyazıt Çorlu yakınlarındaki Uğraşdere’de karşılaşmış ve Şehzade Selim babasının kuvvetleri önünde yenilmiştir.
1512’de tahtını oğluna bırakan II. Beyazıt Dimetoka Sarayına giderken Çorlu konağında ölmüştür. Daha sonra Yavuz Sultan Selim’de İstanbul’dan Edirne’ye giderken 21 Eylül 1520 tarihinde aynı topraklarda ölmüştür. Bu suretle II. Beyazıt Dimetoka’ya, Yavuz da Edirne’ye varamamıştır.
Eylül 1676’da son Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, Çorlu ile Karıştıran arasındaki Karabiber çiftliğinde vefat etmiştir.
Çorlu 18. yüzyılda Kırım’dan uzaklaştırılan Hanzadelerin ve Girayların sürgün yerlerinden biri olmuştur.
1830 yılında Rumeli Beylerbeyliği kaldırılıp Edirne vilayeti kurulunca, Çorlu bu vilayetin Tekirdağ sancağına bağlı bir kazası haline getirildi. 1870’de vilayetler örgütünün ıslahı sırasında durumunu olduğu gibi korudu. 1876’da geçici olarak Rusların eline düştü.
1912-1913 Balkan savaşları’nın birinci devresinde Osmanlı Doğu Ordusu Kumandanlığı karargahı Çorlu’da idi. 5 – 6 Aralık 1912 savaşlarından sonra Bulgarların eline geçti. Balkan Savaşları’nın ikinci devresinde Edirne’ye doğru ilerleyen Türk Ordusu tarafından 15 Temmuz 1913’de kurtarıldı.
Kurtuluş Savaşı yıllarında ise Çorlu, 25 Temmuz 1920’de Yunan işgaline uğradı. 1918 yılından beri faaliyet gösteren ve Trakya’nın kurtuluş savaşını yöneten Trakya ve Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurduğu çeteler, büyük zafere kadar faaliyetlerine devam ettiler. 15 Ekim 1922’de Türk Jandarma Kuvvetleri tarafından kesin olarak kurtarıldı.